Kötü günlerden geriye kalan, sadece bir avuç toz. Geçmişin üzerine serpiştirip unutmak, eskiyi bulanık ve renksiz kılmak için.
Rüzgârla dans eden tül, havada asılı kalan grinin çeşitli soluk tonları… İçime çektiğim havanın da gri olduğuna yemin bile edebilirim. Geçmiş kabuğuna çekilmiş, gelecek ise görünmeyecek kadar uzaklarda bir yerde. Şimdi ise üzerimden yağmurla akan boyalar gibi akıp dökülüyor halının üzerine. Açık bej rengi halımın üzerinde koyu gri kocaman bir leke var artık.
Araba ve tren sesleri…
Evrende benden başka kimse kalmadığından neredeyse eminim. Fonda yalnızca araba ve tren sesleri… Evren dediğim şeyse zaten odam ve penceremden görünen karşı apartmanın soluk yüzünden ibaret.
Hava biraz serin, yağmur biraz isli. Belediyenin caddenin orta yerine açtığı havuzun suları çamurlu. Kitaplarım yıpranmış, gri ise hala bütün bu olanlara kayıtsız.
Sanki benim dışımda hiçbir şey yok gibi, hatta hiç var olmamış gibi. Zaman kırılmış ve ben diğerine oranla daha küçük olan parçanın kırıntılarından birinde yüzüstü uzanmış, kollarımı iki yana sarkıtarak yeryüzündeki her bir kıpırtıyı yakalamaya çalışıyorum.
Hem var gibiyim hem de yok gibi…
5 personal jesus:
duygusuz muyum neyim ama bu yazıları okuyunca karnım acıkıyor benim :-))
eline sağlık.
afiyet olsun.. bi doyuramadık ama seni :)
şöyle bi fırından yeni çıkmış patatesli börek olsa da yesek :D
bu arada güzel yazı eline sağlık :))
benimki de üstteki yorumların arasına girer gibi olacak ama belirtmeden geçemeyeceğim.
roman okur gibi geliyor bana yazıların.yani harika tasvirler harika bir anlatım,ama tak diye bitiveriyor.
sanki her yazıda kaliteli bir romana başlamışım da istemeden yarıda bırakmışım gibi.
tabi ki burası blog ortamı,dolayısıyla uzun uzadıya yazılar yazacak degiliz.o yüzden böylesi de güzel.
paylaşayım dedim.
bir de hakikaten patatesli börek olsa iyi olurmuş bak..
çok mutlu ettin beni sayın hbba:) bu mutlulukla daha iyi daha uzun şeyler yazabilmek adına toparlanmaya çalışıyorum şimdi.
Yorum Gönder